4 Mayıs 2007 Cuma

ART-İST 5


Kültür Endüstrisi kavramını temel alan 5. sayının bulteni...

Yedi yıl önce yayın hayatına başlayan ve yılda 2 kez yayımlanan art-ist güncel sanat dergisi’nin son sayısı, yerel ortamda, yeni dinamiklerle birlikte yeniden şekillenmeye başlayan “kültür endüstrisi” kavramı üzerine yoğunlaşıyor.
İlk sayısından bugüne, Türkiye güncel sanat ortamının nabzını tutmaya çalışmış olan art-ist dergisi, kültürü şekillendiren iktidar kurumlarını sorgularken, sanat ve sermaye arasındaki ilişkiyi tarif etmeye çalışıyor. Hiçbir bir kuruma bağlı olmaksızın altı ayda bir, genç yazar ve sanatçıların katkıları ile devamlılığını sağlayan derginin, şimdiye bakan bu sayısı, temelde iki konuya eğildi: sanat ve sermaye arasındaki ilişki ile yerel ortam içinde henüz yerini netleştirmeyen inisiyatifler.
Erden Kosova’nın genel yayın yönetmenliğinde, Azra Tüzünoğlu’nun yayına hazırladığı sayının grafik tasarımını Murat Tosyalı yaptı. Süreyyya Evren ve Erden Kosova, Foucault’nun Euripides’den ödünç aldığı “parrhesia” kavramı üzerinden sanatta siyasal olanı sorguladıkları konuşan/metinleriyle önemli açılımlar sağlarken, Burak Delier, “Hakikati söyleme” meselesini hem kendi metni hem de hazırladığı şemalarla gerçeklemeye çabalıyor. Ezgi Bakçay’ın büyük kurumların sosyal sorumluluk projesi olarak ele almaya başladıkları “(S)anat”a ilişkin kaygı/eleştirilerini içeren yazısı, Zeyno Pekünlü ve Adnan Yıldız’ın yazılarıyla paslaşıyor. Güncel Sanatta etik meselesini konu eden Mahmut Koyuncu’nun yazısını ise Kamil Şenol’un sanatta sınıf mücadelesi üzerine tartışması takip ediyor.
Sayının ikinci alt başlığı, inisiyatifler konusu.. Ayça İnce’nin inisiyatifleri anlamaya giriş niteliğindeki yazısını, son dönemde İstanbul’da ardı ardına açılmaya başlanan, BAS, Pist, Altı Aylık, Apartman Projesi, Yama, Exociti gibi inisiyatiflerin manifestoları takip ediyor. Giderek sterilleştirilen, kapitalist ilişkiler içinde tanımlanmaya müsait hale gelen sanat dünyası içinde, bir yanda ardı ardına açılan müzeler ve siyasallığa uzak duran sergileri, diğer yanda, giderek ticarileşen ve iş dünyası kurallarıyla hareket etmeyi yeğleyen bir avuç galeri ve BU galerilerle çalışma arayışında bu zemine uygun üretim yapan sanatçılar, bunları pohpohlayan, milyon dolarlık reklâm ve PR bütçeleriyle bu isimleri öne çıkaran, şehrin tüm mekânlarında aşırı bir görünürlük kuran billboardlar, reklâm panoları, afişler, sloganlar... şehrin yeni sanatsal yüzü olmaya aday. Kamusal anlamda mevcut olmayan bir ilginin, basın ve reklâm yoluyla satın alınmaya çalışıldığı ve sanal gündemlerin yaratılıp, verimsiz tartışmalara saplanıldığı gereksiz yaygaraların koparıldığı ve bunun “(S)anat” olarak kamuoyuna sunulduğu bir döneme tanık olmaktayız.
Bu ortam içinde “art-ist, farklı fikir güzergâhları arasındaki mesafeleri daraltmaya/değiştirmeye, başka türlü göstermeye çalışmadı. Doğruyu doğrudan söylemeyi dert etti. Bu sayıdaki temel savlarımızın bu güzergâhlar arasındaki dolambaçlı yolu kat ederken,yolda gördüklerimiz/aklımıza takılanlar/rahatsız edenler/soru işareti oluşturanların açımlanması olarak kendi zaman/mekânı içinde okunması beklenir.

Hiç yorum yok: